Yapım Yılı:2010
Vizyon Tarihi: 8 Ekim 2010
Yönetmen: Ryan Murphy
Oyuncular:Julia Roberts, Javier Bardem, Richard Jenkins, Billy Crudup, James Franco
Tür: Dram
Ülke: ABD
Vizyona geldiği tarihlerde izleyememiş olan ve aradan bir iki yıl geçtikten sonra doğum gününü yalnız ve evde geçirdiği bir günde izleyen bir kişi olarak, hayatımı olumlu yönde değiştireceğini hiç tahmin etmemiştim. Kötü zamanlar geçirdiğim bir evrede izlememin belki etkisi olabilir ama sadece bununla yetinmediğini de gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Film beni görsel ve ruhen fazlasıyla mı doyurdu yoksa alacağımı aldığımı mı düşündüm bilemiyorum ama kitabını okuma gereksinimi duymadım, itiraf ediyorum.
Belki de doğum günümde bu filmi izlerken, hiç gitmediğim ama gerçekten İtalya’ya gitmeyi dilediğimde bunun ilerleyen yaz döneminde gerçekleşeceğini hayal bile edemezdim değil mi? Eh bu filmi bırakın da seveyim lütfen!
Ye, Dua Et, Sev; Elizabeth Gilbert tarafından 2006 yılında yazılan, Türkiye’de de 2008 yılında aynı adla yayınlayan kitabından, 2010 yılında senaryolaştırılarak vizyona girdi.
BİLET AL!
New York’ta yaşayan bir yazar olan Elizabeth, uzun süredir mutsuz olduğunun farkına vardığı bir gecede eşinden boşanma kararı alır. David Piccolo isminde birine aşık olmayı dener ama başarılı olamaz, daha önceden Bali’ye yaptığı bir ziyarette tanıştığı ‘iyileştirici’ lakaplı Ketut’un kehaneti üzerine kendisine çizdiği yol haritasının içinde aslında kendisini bulmaya başlar. Bu bir nevi kendi farkındalığının yolculuğu ve ilk durak Roma olur. Uzun zamandır hayalini kurduğu ama hep ertelediği şeyleri yapmaya kararlıdır. Filmde de bir İtalyan fıkrasıyla hayata yapılan atıf gibi “Bir dilenci sürekli olarak bir aziz heykele dua eder, piyango çıksın diye. Aziz heykel de canlanır ve şöyle söyler; Bilet al!”
Daha sonra Hindistan’a gider. O zamana kadar yaşadığı tüm pişmanlıklarını, suçluluklarını ve mutsuzluklarını ortaya çıkarmaya başlar. Texaslı Richard ile tanışır. Richard, Elizabeth’e kendini affetmenin mümkün olduğunu öğretir. Elizabeth son durağı olan Bali’ye, kehaneti yapan iyileştirici ile görüşmeye gider. Bali’de Felipe ile tanışır. Felipe ile aralarında bir aşk oluşur. Bu bir yıla yakın yolculuğunun sonunda da kendisini bazı şeyleri keşfetmiş olarak bulur.
“Size iyi ya da kötü hissettiren aklınıza gelebilecek her şeyi geride bırakacak kadar cesursanız, içsel ya da dışsal bir gerçeği aramaya çıkıyorsanız, bu yolculukta karşınıza çıkacak her şeyi bir ipucu; herkesi bir öğretmen olarak görmeyi kabul ediyorsanız ve en önemlisi kendinizle ilgili bazı zor gerçeklerle yüzleşmeye ve onları affetmeye hazırsanız, işte o zaman gerçek asla sizden saklamaz.”
Oyuncuların ve oyunculuklarının kalitesinden bahsetmeye gerek bile duymuyorum açıkcası. Senaryoyla bir bütün oluşturup başta Julia Roberts ve Javier Bardem olmak üzere tüm oyuncuların bir tanesinin bile dışarıya taşırmadan sergiledikleri roller etkileyiciydi.
Bunun dışında tabi ki günümüzde kişisel gelişim ve farkındalık adına yapılan ve sorgulanması gereken çok fazla ticari oluşum ve yapım var. Bunu neye, kime göre değerlendirebileceğimiz tartışılır. Gerçek olanla sadece ticari amaç taşıyanları ayırmak bizlere düşüyor. Bu da ancak bu anlamda kendimizi geliştirmemizle doğru orantılı olarak mümkün. Herkese göre kendisini etkileyen kişisel gelişim adına kitap ve filmler farklıdır. Bunu tartışmam bile. Herkesin bu filmi beğeneceğini de düşünmüyorum. Ama şunu da biliyorum ki herkesin içinde bulunduğu farkındalık derecesine ve yaşadığı süreçlere karşılık gelecek çok iyi yapımlar ve oluşumlar da mevcut. Bunu bilerek izlediğinizde, kendinizle bağdaştırıp harekete geçmenizi sağlayacak öğelerin oldukça fazla olduğunu düşünüyorum.